Konfor alanının dışında yaşamak, yenilikler üretmek, farklı açılardan düşünebilmek konusunda uzun zamandır çalışıyor, okuyor ve öğreniyorum. Mentorluk ve Koçluk çalışmalarımda da özellikle üzerinde durduğum, destek verdiğim bir konudur.
Defterime düşenler arasında hikayeler de oluyor elbette. Kazların Hikayesi de sevdiğim bir hikayedir. Keyifli okumalar dilerim :)
"Bir kaz sürüsü çevresi yüksek duvarlarla çevrili bir çiftlik avlusunda yaşıyordu. Mısır iyi ve çiftlik avlusu da güvenli olduğundan, kazlar hiç risk almıyordu. Bir gün bir filozof kaz aralarına katıldı. Oldukça iyi bir filozoftu ve her hafta sessizce ve ilgiyle söylemlerini dinlediler. "Hayat yolundaki yol arkadaşlarım, heybetli, yüksek duvarların çevrelediği bu avlunun var olan tek şey olduğunu ciddi olarak hayal edebiliyor musunuz?" diyordu.
"Size söylüyorum, dışarda daha büyük ve başka bir dünya var ve biz bu dünyanın tam farkında değiliz. Atalarımız bu dış dünyayı tanıyordu. Kanatlarını açıp uçarak çölleri ve okyanusları, yeşil vadileri, tepeleri aşıyordu. Ama yazık ki biz burada bir çiftlik avlusundayız. Kanatlarımız kırılmış ve iki yanımıza sokuşturulmuş, gözlerimizi evimiz olması gereken göklere hiç çevirmeden çamurun içinde debelenmekten mutluyuz"
Kazlar "ne kadar şiirsel" diye düşündüler. Ne kadar derinlikli biçimde varoluşsal.
Filozof kaz sıkılıkla uçuşun avantajlarından bahsetti, kazlara kendileri gibi olmaları çağrısında bulundu. Ne de olsa kanatları vardı, diye vurguladı. Kanatlar uçmak için değilse ne içindir? Sıklıkla avlunun dışındaki yaşamın güzelliğinden ve mucizelerinden bahsetti. Göklerin özgürlüğünü anlattı.
Kazlar her seferinde onu hayranlıkla dinledi. Her hafta filozofun mesajıyla coşuyor, esinleniyor, etkileniyordu. Her sözüne tutunuyorlardı. Doktrinlerin ayrıntılı analizine ve eleştirel değerlendirmesine saatler, haftalar hatta aylar ayırıyorlardı. Uçuşun etik ve ruhani çıkarımları üzerine bilge tezler üretiyorlardı. Tüm bunları yapıyor ama tek bir şeyi yapmıyorlardı. Uçmuyorlardı! Çünkü mısır iyi, avlu güvenliydi."